TÜRKLERİN KANINI GETİRDİM YA RESULULLAH!..
Muhammed İkbal…
“Hindistan’da doğup büyüyen, Müslümanların Pakistan’da bağımsız bir devlet kurmaları için çalışan ve dünya
çapında isim yapan şair. “Allah için ve O’nun hizmetinde birleşen bir insanlık” hayal edip bunu gerçekleştirmek
için didinen bir büyük insan…
Pakistanlılar vefa borçlarını ödemek için O’nu “Pakistan’ın Babası” kabul ettiler, milli şairleri olarak ilan ettiler ve
“Sir” ünvanını verdiler.
Varını yoğunu, gecesini gündüzünü İslamiyet’in gelişmesine, müslümanların refahına adayan bu büyük insan bir gece
rüyasında Peygamber Efendimizi görüyor. Peygamberimiz O’na, “Bana ne getirdin?” diye sorunca İkbal şaşırıyor.
Öyle ya, adı Muhammed İkbal de olsa aciz bir kul İki Cihan Güneşi’ne ne götürebilir ki! Ama, soru tekrar ediliyor:
“- Bana ne getirdin?”
O günler, Türk Milleti’nin cepheden cepheye koştuğu günlerdir ve “Yedi düvele karşı” yedi, sekiz, dokuz… hatta
on cephede birden savaşılmakta; yüz binlerce şehid verilmektedir. Balkan Savaşlarının ardından Birinci Dünya
Savaşı, Çanakkale, hemen ardından da İstiklal Savaşı!
Muhammed İkbal, işte o büyük buluşma sırasında bunu hatırlar ve Peygamber Efendimizin sorularına cevap verir:
“- İslamiyet için, devletlerinin bekası için savaşırken şehid olan Türklerin kanını getirdim Ya Resulullah!..”
Bu cevap Peygamber Efendimizin katında kabul görür ve Muhammed İkbal sevinir.
İkbal’e göre, “Türk fidanı Avrupa yıldırımının tesiri altında yeşermiş ve meyve vermiştir.”
-Ruhun sad olsun Mekanin cennet olsun Muhammed ikbal